Gerçek Öyküleri

 

 

Bu öyküler 2001 ve 2003 yılları arasında yazılmıştır

Aysel Ongun

“Yazmalısın” dedi “yaşadıklarını ve doğru olduklarına inandıklarını.”

“Benim inandıklarım ve doğrularım başkasının doğruları ve inandıkları olmayabilir” dedim umutsuzca. “herkesin farklı düşünceleri, farklı doğruları ve farklı inancı olabilir.”

“Doğru, ama unutma ki seninle aynı paralelde düşünenler ve aynı esasa inananlar da olabilir ve biraz daha bilgilenmek, bildiklerinde biraz daha güçlenmek isteyenler olabilir. Gerçek tek’dir yolu her zaman aynı olmasa da. Onlar için yaz. Yazdıklarına gülüp geçenlerin veya ilgi duymayanların da bir gün değişebileceklerini neden düşünmüyorsun?”

Elimde kalem masamın başında önümdeki bomboş kağıda bakıp duruyordum sabahta gün ağarırken. Dışarıda kuşların cıvıltıları öylesine güzeldi ki ikide bir dikkatim oraya kayarak toparlamaya çalıştığım düşüncelerim yeniden dağılıyordu. İşte o zaman belirmişti yanıbaşımda “yazmalısın” diye adeta buyurarak “onlar için yazmalısın.”

Yazmanın ne kadar önemli olduğunu düşündüm. Hiç bilmediğin, tanımadığın insanlar için yazmak. Okuduklarında ne düşündüklerini asla bilemediğin kişiler için ve onların düşünce gücünün ne denli haberdarlığı içinde bulunduklarını bilmeden yaratacakları çift kutuplu gücün artı ve eksilerini bilmeden yazmak. Öylesine sıradan bir iş gibi olan yazmanın ardındaki ince tesirleri biraz olsun hissetsen bile tam anlamıyla bilmeden yazmak. Bunun gibi daha pek çok incelik. Sadece konu ve dil yönünden değil, aktaracağın güç yönünden de.

“Bunları düşünme” dedi gülerek. “o zaman hiçbir şey yazamazsın. Yapman gereken yüreğinin tastikinden geçen düşüncelerinin olumlu bir güçle satırlara dökülmesi.”

“Dergimiz 2. yılına başlıyor” dedim, “onun daha güzel bulunuşumuza yaraşır biçimde olması için çok daha zengin ve güçlü yazılarla donanmış olması gerekiyor.”

“Doğru” diye cevapladı, biraz hüzünlü ve kırgın sesiyle. “nerede o muhteşem kadronuz?”

Söyleyecek bir şey bulamadım. Ben de bilmiyordum Gerçeğin kalemlerinin nerede saklı olduğunu. Bir gün bir yerlerden çıkıp ulaşacaklardı güzele giden yolda satırlarıyla aydınlatmak için. Tüm kalbimle inandığım gerçek, doğru zamanda doğru yapılan ve sadece yüksek sevgiyle ve bilgi hizmeti duygusuyla hiçbir tatminsel dilek taşımadan meydana getirilen bir çalışmanın mutlaka başarıya ulaşacağıydı; başta birtakım zorluklar yaşansa da.

“Fırtınalar gelip geçicidir. Hiçbir şey kalıcı değildir her şeyin hareket halinde olduğu evrende ve tabii dünyanızda da. Bu yüzden insanoğlu en basit bir şey için hüküm vermemeli. Hüküm vermek sadece Yaratan’a aittir ve O’nun değişmez yasalarına.”

O anda insanın yaratıcısına karşı nasıl bilinçsizce ret içinde olduğunu düşündüm. O’na ait bazı gerçekleri, egomuz içinde nasıl da kendimize uydurmuş ve sıkça kullanır olmuştuk. Bir günde kim bilir kaç olayın, kaç düşüncenin, kaç duygunun hükmünü veriyorduk O’nun önüne geçerek. Bu düşünce yüreğimde derin bir sızı yarattı. Yaratan’ın önüne geçmek!.. Olacak şey değil ama bilincinde olamadığı Yaratan’ının hep önünde olmaya çalışmıyor mu insan pek çok düşüncesiyle, eylemiyle, hükmüyle sonra da başı sıkıştığında “Allahım sen bilirsin , yardım et” diye sızlanmaya başlamıyor mu ve her şey düzene girdikten sonra, Yaratan unutulup egonun yarattığı sahte kimlik yeniden devreye giriyor. İnsan bir çelişkiler yumağı, kendinden habersiz ve zavallı.

“Öyle olmasa burada ne işi olurdu” diye fısıldadı kulağımın dibinde neşeli bir ses tonuyla.

“Ne işi olurdu?”

Ne işi olurdu gerçekten. Tüm yaşamı bulunuşunun nedeninin gerçekleşmesi için değil miydi?

“Böyle sorudan soruya atlarsan bu yazı bitmez” dedi.

Durdum. Elini omzumdan çekerek biraz uzaklaştı. Sonra o gerçek sevginin yüzüne yayılan ışığıyla apaydınlık gülümseyerek

“Gel” dedi bir başka yere gidelim seninle bu sabah, düşünce boyutundan ayrılıp onun ötesinde farklı bir şeyin olduğu yere.

Kalktım oturduğum yerden. Elimi tuttu. Yüksek titreşimi etkisiyle ürperdi bedenim. “Kapat gözlerini” dedi. Sımsıkı yumdum gözlerimi tüm dünya duyularımı kapatarak!...

Aysel Ongun Haziran 2002

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap