Buluşma

 

 

 

-2-

BULUŞMA

 

Ne zaman nerede buluşacağını bilmiyordu ama bildiği tek şey bir gün buluşup özlemlerinin biteceğiydi.

Uzunca zamandır bekliyordu. Bazen gökyüzünde, bazen ağaçlıkların kuytularında, dağ yamaçlarında, deniz kenarlarında; hep o özlem ve sevgiyle. Çok aldandığı olmuştu gece göz kırpan yıldızlara bakarken ve yine çok ümitlendiği olmuştu güneş batarken yayılan o kırmızımsı turuncuda beliren alev parlaklığında. Bir vınlama, bir irkilme, hatta su sesi gibi kulaklarında akıp giden seste aramış hep aramıştı özlediğini.

Biliyordu, bir gün gelecekler ve özlem bitecek. Nicedir aradığını, umutlandığını artık tarih olarak unutur olmuştu. Benliğini kaplayan o duyguyla öylesine bütünleşmiş, öylesine dost olmuştu ki, sanki gelmeseler de oludu artık, iç içe yaşar gibi hissederken kendini dışarıda buluşmaya ne gerek vardı!..

Gökyüzünde, sahilde, ormanda, dağ yamaçlarında aramıyordu artık. Bir anlık bir göz kapama, iç geçmesi ve tüm benliğinde onlar, dost bildikleri; ellerinde, yüzünde, beyninde, damarlarında ılık ılık akan kanında, şakaklarının atışında, sesinde, bakışında.

O duyguları uzunca yaşadı beraberliğin sonsuz hazzını duyarak. Beraberliğin dayanılmaz güzelliğine güzelliğini katarak. Bir gün geldi ki o da yetmez oldu. Damarlarında akanı, gözlerinden bakanı ellemek, tutmak, görmek, bilmek diledi. Ve o sesi duydu içinin derinliklerinden. “Üstündeki her şeyi, sana ait ne varsa at ve gel, at ve gel.” Epeyce düşündü neyi atacağını. Maddeden başladı atmaya ama ses durmadan “at ve gel” demeye devam ediyordu. Sonra bağımlılıklarını attı ses yine “at ve gel” diyordu. Büyük uğraşlardan sonra egosunun yaptırım gücünü, içinden yükselen ben sesini, gereksiz düşüncelerini attı. Ses artık “at ve gel” demiyordu Yumuşak, berrak, sevgi dolu sadece “gel” diyordu. Hiçbir şeyi kalmamıştı üzerinde ağırlık olarak. Usulca aktı sese, öylesine ince, öylesine narin. Ses sardı her tarafını. Ne dediğini duymuyordu artık, hiçbir özlem de yoktu içinde. İçi dışı var mıydı farkında bile değildi, sesti sadece, yerde, gökte, dağların doruklarında onu arayanlara ulaşmak için dalga dalga yayılan. Bir rüzgar yaladı saçlarını, rüzgar oldu saçları. Hala dolanır durur bıkmadan usanmadan yanan yürekleri serinletmek için. Adına sevgi dendi bilirsiniz elbet ki..

Aysel Ongun Ağustos 2003

 

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap