Yeni Zaman

 

 

-3-

YENİ ZAMAN


 “Yeni zaman, yeni idrakin yepyeni biçimini kendilerinde kurmayı başaranların olacaktır. Doğacak güneşin, var olacağını bileceğiniz Dünya’nın ve esasen içlerinizde mevcut bulunan Yüce Yerin yüksek mekânına geçişi için bulunmalıdır.”

Bu gün insan olarak tanımladığımız yaratım enerjisi, yaratıcıları tarafından kozmik akışta devreye girdiğinden beri, onların gözetimi ve olmasını istedikleri gelişimi yönünde şekilden şekile girerek, hem fizik oluşumunda hem de ruhsal gelişim dediğimiz yaratım gücünün deneysel gelişimi noktasında bilmediğimiz değişimlere uğrayarak yolculuğuna devam etmededir.(*)  Bizleri ilgilendiren ise, insanın bu gün hangi noktada olduğunu fark ederek olması gereken noktaya doğru atacağı adımlarda bilinçlenmesi ve dünya bulunuşunun evrimsel kazancını elde etmesidir.  İnsanlık evren zamanına göre ki, bu çok boyutlu bir zaman akışıdır, yeni bir yaratımdır ve önünde her an biraz daha değişerek yol alacağı uzun bir zaman vardır, bizlerce çok az da olsa algımıza çarpmasına rağmen bilinemeyen ama O’nca bilinen. Şimdi insanlık bir üst boyuta geçiş sancısını bu nedenle çok yoğun yaşamakta ve bir zaman daha bu yoğunluğun artarak devam eden seyrinde geçmişin değerleriyle geleceğin değerleri arasında bocalamaya, acı çekmeye devam edecektir. Bu tercihle kabul ettiği ve deneyimlediği yaşam biçiminin sonucunda ulaştığı noktadır. İnsan, evriminde kısa ve kolay olan sevgi-kabul-hizmet yolunu bırakıp, egosu üzerinden ulaşmaya çalıştığı zor yol üzerinden gelişimini sürdürme tercihinde bulunmuştur. Bu nedenle de gerçek anlamda sevme, sevginin gücüyle güçlü, sağlıklı, bilgili, gerçek mutluluğu yaşayan bir hayır yolcusu olmak yerine, büyük çoğunluğuyla egosu güdümünde katedeceği, geçici mutluluklarla ya da sönümlenemeyen hırsı, aç gözlülüğü, öfkesiyle kendine yaşama gücü vermeye çalışmış, bütünlükten uzak, bir anlamda paramparça olduğu ıstıraplı yola adım atmış, bu bilinçsiz tercihinin getirdiği yaşam zorluklarının nedenini kendinde değil dışında arayarak gelişimini daha da zorlaştırmıştır.

Bu seyir içinde bu güne gelen insan dünya üzerindeki son varoluşundan beri kozmik evrimi gereği yerine getirmekle sorumlu olduğu bilinç açılımının bir kısmını içinde bulunduğumuz bu dönüşüm / yükseliş evresine kadar kısmen yerine getirmiş ya da inançları doğrultusunda doğru veya yanlış getirmeye çalışmıştır. Bugün ise öngörülen bilince ulaşabilenler bir üst yaşamın yüksek mekânına aday olacaktır. Bu adaylık pek çok etkinin altında zor bir geçişle sonlanacaktır. Bunun için bilinçli insan Gerçek gücüyle dimdik ayakta kalmayı başarabilmelidir ki düşmeden, ışıksız kalmadan, yolunu tamamlayabilsin.

İnsan değişmelidir. Geçmişte yaşanan pek çok bölgesel felaket insanın kritik noktadaki değişimini gerçekleştirememesi nedeniyle olmuştur. Bu gün de insanlığı bekleyen aynı şeydir.  Onların öykülerinden bazıları din kitaplarında anlatılmıştır. Bazılarına ise yer ve zaman belirtilmeden sembollerle değinilmiş, anlaşılması kişinin değerlerine bırakılmıştır. Geçmişin bilinen en büyük dünyasal değişim olayı ise Batan MU kıtası ile ilgili bilgilerle oldukça açıklığa kavuşmuş bir felaketi anlatır nedeni yine insan olan. Bunlar topyekün yok oluşun öyküleri değildir. Kendilerini kurtarabilen insanlar bir yerlerde yeniden yaşama tutunup çoğalmayı ve gelişmeyi başarmışlardır ama,  bir üst bilgi, dünya üzerinde insanlığın onüç kez adem-havva sembolünden yaratıldığını anlatır. Şimdi insanlık onüçüncü döngünün sonuna gelmiştir. Yaşadıkları yaşayacakları bundandır ve bu geçiş tam bir kıyımla değil, bir üst idrakı kendilerinde gerçekleştirmeyi başaran insan topluluğunun geçişiyle tamamlanacaktır.

Dostumuz diyor ki: “Yeni zaman, yeni idrakin yepyeni biçimini kendilerinde kurmayı başaranların olacaktır.” İnsan bunun için değişmelidir. “Doğacak güneşin,  var olacağını bileceğiniz dünya’nın” diye devam ediyor. Burada anlatmak istediğiyse dünya ve üzerindeki tüm yaşamın muhteşem boyutsal geçişinde güneşimizin de farklı boyutlardan bu günkünün dışında bizi her şekilde aydınlatacağı ve dünyamızın geçilen üst boyutta bu günkünden farklı olacağı. Bu geçiş döneminin sonunda insan geçmişi ile ilgili pek çok bilginin açıklığına kavuşurken, bilim-teknik açısından da büyük gelişmelere sahip olacaktır. Dünyamıza verdiğimiz bir isim vardır. “Dünya Ana” O bilmediğimiz Ana, biz insanlardan çok daha akıllı ve yaratılışındaki hikmeti insanlardan çok daha iyi bilen olarak bir zamandır kendini bu büyük geçişe hazırlamadadır. Daha önceleri de olduğu gibi yeni üst boyutunda yerini tüm yaralarını sarmış tam sıhhatte ve hizmette alacaktır. O ruhunu bilen ve ona en iyi şekilde hizmette olandır. Dünyanın içinde, yüzeyinde, atmosferinde madde ve madde ötesi olarak gerçekleşen her şey, yepyeni idrakinde doğacak insana hizmet içindir. Dostumuzun insanı bu yeni zamanda geçişe davet ettiği yer ise “esasen içlerinizde mevcut bulunan yüce yer’in yüksek mekânına geçişi için bulunmalıdır” ifadesindedir.  Düşünelim biraz, içlerimizde bulunan yüce yer neresi, nereden o yüksek mekâna geçecek değişmeyi başarabilecek insan!... Tüm öğretiler bu güne kadar bunun ipuçlarını vermiştir kendi ifadelerince ve evrensel yasalara yine ifadenin şeklince değinerek..Bu gün ise pek çok ciddi üst bilgi ileticileri bu konuda çeşitli açılımlarla insanlığı o yere davet etmededirler. Bilgiler bir yerde içsel gelişimin ipuçlarını büyük bir açıklıkla verirken bir yerde de geleceğin anlatımını yine kendi sistemlerince iletmededirler. Bunların arasında binlerce yılın kazancıyla ileti içinde olan varlıklar, evrensel yapıda bu akışla ilgili görevlendirilmiş sistemler vardır. Bu arada insan aklını karıştırmaya yönelik fırsatçı varlıklar ve gruplar da devrededir. İnsan başta bu tuzaklara düşmemek için şuurlanmalıdır. Kazanç doğruyla yola çıkmaktan başlar.

İnsan bu güne kadar geçirdiği değişim evrelerinin üstünde yeni bir evre için bekleniyor. Gelecek budur. Güneş bunun için yeniden doğacak, dünya bunun için yenilenmiş ve bir üst boyutta salınmak üzere yeniden varolacaktır. Hak edenler o varoluşun onurunu yaşayacak olanlardır; güçlü, sevgi dolu, biz merkezli olarak…

Aysel Ongun1 Temmuz 2010

(*) Yaratım gücü içinde ruh gücünü de barındıran bir oluş- olduruş enerjisidir. Ruh’un gerçekte ne olduğu bilinmez. Onu tam anlamıyla açıklayan hiçbir bilgi yoktur bu günkü insana açık edilmiş. Bilenler ise onun hikmeti içinde örtülü kalmayı tercih ederler.

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap