Dikkat Daraltılmış Algıdır

 

 

DİKKAT  DARALTILMIŞ  ALGIDIR

Bir noktaya odaklanmış dikkat daraltılmış bir algıdır. Daha sonra dikkat bir radar gibi odaklandığı yerin çevresini de tarayarak bir bütünlük elde eder. Bu güçlü bir bütünlüktür. Çünkü içinde düşünce, algı, kurgu yatar. Kurgu algının zihinde yer bulan yansımasıdır. Algı ise düşünce boyutunda genişlik yaratır. Böylece dikkat edilen şey ilk algılanışından başka bir anlam kazanır. Bu fark ediştir. Farkediş üzerinde gerçek bir çalışma yapıldığında sonuç farkındalıktır. İnsanın zihnen girdiği bu yeni güç, dikkati tetikler ve böylece dikkat/ farkındalık ikilisi birbirini sürekli tetikleyerek kişiyi bambaşka bir oluşuma taşır. Böylesine önemli olan dikkat hiçbir zaman gereksizle harcanmamalıdır. Gereksizde harcanan dikkat gücü istenmeyen yönde harekete geçirir. Bu da insanda zamanla hoş olmayan durumlara, zihnen çöküntüye, ruhsal hastalıklara neden olabilir. Güç insana hizmet ettiği kadar, bir safhadan sonra insanı yöneten bir hal alabilir ve bu kullanıma göre insanı yüceltir ya da istenmeyen bir hale getirir. O halde yapılması gereken dikkati bu yönünü de düşünerek kullanmaktır.

 

BAKMA – GÖRME – DİKKAT

Her göz bakar fiziksel bir kusur yoksa eğer, ama her göz göremez gerçekten görülmesi gerekeni. Görme sadece gözle olduğunda yüzeyseldir. Gerçek görme bilinçle olur. Farkındalığa giden yolda dikkatin önemine değinirken, dikkatin açılımında yatan hallerin de kısaca bilinmesinde yarar var. Aslında çok geniş olan bu konuya bu yazıda kısaca değinilecektir. Örnek “göz” üzerinden verilmededir. 

İnsan tüm yaşamını öncelikle fiziksel beden duyuları üzerinden algılayıp onları daha süptil duyuları üzerinden “akıl” dediğimiz çevrimciyi kullanarak yaşam haline sokar. Ve insan göz kapaklarının açık olduğu her zaman bakma durumundadır. Onları kapattığında dış dünyayla ilgisi kesilir ve bazen bakışın sonlanışı ile içsel bir görüş hali devreye  girer. Bakmak, görmeye ve dikkate giden yollardaki öğelerden birinin ilk adımıdır. Bir noktaya bakmak, bir şeye bakmak, daha geniş alanlara bakmak, çevreye, ağaca, çiçeğe, böceğe, denize, dağa, olaylara, var olan her şeye bakmak. Öylesine sadece. Bakmada genelde zihinsel bir aktivite yoktur ya da çok azdır. Çoğunlukla göz açık ama kişi şuur olarak uyku halindedir. Sonra bir şey sizi kendine çeker. Ona odaklanırsınız ve dikkati yaratan enerji kullandığınız yönde gücünüz oranında devreye girer.  Artık görüyorsunuzdur. Bedenin mekanik işleyişi yerini daha ince ve hassas bir işleyişe bırakmıştır. Dikkatin temel fonksiyonlarının ilk belirtileri devrededir.

Fiziksel yapımızdaki duyuların tamamının temelindeki esas, dokunmadır; yani hissetmenin fiziksel boyutu. Işık dalgaları gözlerimize dokunarak ince bir sistemle görmemizi sağlar. Havadaki ses dalgaları kulaklarımıza dokunmazsa hiçbir şey duyamayız. Burnumuz yine havaya dokunamazsa onda saklı olan hiçbir kokuyu algılayamaz. Bu tüm duyularımız için böyledir. Dikkat etmeye başladığımızda ise zihin gücümüzün farklı bir boyutu devreye girmeye başlar. Bu daha yüksek bir hissediştir. Zihin dalgalarımızın dokunduğu boyut farklılaşmıştır. Dikkatle birlikte gelişen bu safhada sıradan halimizde görüp, işitemeyeceğimiz, ya da hissedip düşünemeyeceğimiz şeyler devreye girer. Başınızın içinde farklı bir yoğunluk hissedersiniz. Adeta olduğundan daha büyük ve daha ağırdır. Sonraki adım artık beyninizin algı hududunun olmadığıdır. Bu safhada her şeyi unutup sadece odaklandığınız nesneye, şeye ya da anlamaya çalıştığınız bilgiye, çözmeye çalıştığınız probleme dikkatinizi verdiğinizde yaşayacağınız şey artık sıra dışıdır. Bu hal gücün kullanılabilme şekline göre safha safhadır.  Bazen dikkat öylesine derinleşmiştir ki, dolaştığı yerler aradığının dışındaki derinliklerdir. Dikkat sizi başka bir evrene taşımıştır. O evrenden duyularınıza dokunan artık fizik boyut teması olmadığından zaman denen gerçeklik farklılığa uğrar ve çevreniz artık sizi ilgilendirmez. Olanlar, yaşananlar, istekler, üzüntüler, sevinçler arkada kalmıştır. Sadece tattığınız o muhteşem dokunma ve orada hissettikleriniz vardır. Orada çok kalamazsınız. Kalmak isteseniz de kalamazsınız. Bunun için uzaklaşmaya başlarsınız o derinlikten. Zihniniz yorulmuştur çünkü ve dikkatiniz o boyutta kişisel hayrınız gereği dağılır. Bu nedenle insan derin dikkatte fazla kalamaz ama vereceği aralarla o noktaya yeniden ulaşabilir.

Dikkat derinlemesine incelendiğinde onda pek çok yan esasın daha devrede olduğu görülür. Bunun için her birey kendi düşünce sisteminde bu esasları fark edebilir ve çok sıradan kullanılan kelimelerde saklı olan anlam derinlikleri ve bağlantıları böylece ortaya çıkarılır. Grupsal çalışmalarla düşünce paylaşımları bu bakımdan önemlidir. Bir diğer önemli nokta ise ulaşılan her sonucun zaman içinde yeni sonuçlar getireceğini baştan kabul ederek hükümsüz kalmaktır. Bizler, yani insanlar hiçbir zaman O’nun bilgisinin genişliğine eremeyeceğimiz için, açmaya çabaladığımız değerleri kesin olarak sunma ukalalığında da bulunmamalıyız. Bu yazı da öyledir ve gelişen her düşünceyle değişeme uğrayabilir. İnsan için önemli olan gerçekten düşünme edimidir.

Aysel Ongun 16 Ekim 2010

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap