Farkındalığa Gidiş

 

 

FARKINDALIĞA  GİDİŞ

 Kalbiniz size gizini hiç açtı mı, kapısını şöyle bir aralayıp. Seyrettirdi mi içinde sakladıklarını yarattıkları etkiyle birlikte!

Okuduğunuzda şaşırmışsınızdır mutlaka,  hiç kalp seyredilir mi diye. Ama denemeye çalışın anlamak için bedeninizdeki gizi. Yalnız biliriz ki bir şeyi deneyip sonucunu elde edebilmek için hem deneye hazırlıklı olmak hem de başaramıyorsak eksik yanlarını görüp tamamlayıp yeniden, yeniden o arzuyu içimizde sürekli güçlendirerek denemek gerek; belki de her seferinde o güne kadar fark edemediğimiz bir eksik ya da yanlış noktasını tamamlayıp düzelterek.  Bunun için insan, gerçekten değişimin ve bilişin çabası içinde olmalı, sadece sözde değil, bilinçte ve halde de. Arındırmalı kendini bazı şeylerden; yaşamına ve tüm yaşamlara şartlandırılmalardan uzak daha net bakabilmeli. Bildiklerinin, inandıklarının, güvendiklerinin çoğunun varlığına yarardan çok zarar verdiğini anlayıp, onlardan kurtulmanın yollarını aramalıdır dünyasal yaşamı sona ermeden.  Gerçek bilgileri bunun için verilmededir, insanlığı koruyan ve evrimine yardımcı olan düzenlerce. İnsana düşense şuurlanarak doğru olana sarılmaktır. Bu Gerçek farkındalığa giden yolun  “dikkat esası” içindeki başka bir açıdan anlatımıdır.  Doğal oluşlarda zorlama ve beklenti her zaman engeldir. Bırakın o sizdeki tüm değerler yerine oturduğunda kendiliğinden oluşsun. Siz sadece o değerlerin birleşebileceği şuursal yaşamı ve hali gerçekleştirin yeter.

O sabahta güne her zamanki gibi başladım, Yaratıcıma, koruyuculuğuna ve sunduğu imkânlara teşekkürle. Sahip olduğum değerleri paylaşma gücümü yitirmeden devam dileğimi sadece kelimelerimle değil, tüm varlığımla yaşayarak ileterek. Sonra farklı bir şey hissettim tam kalbimde. O güne kadar da kalbimin bedenimin dışına doğru açılıp tüm insanlığı ve yaratılışı içine aldığına, onları sarıp sarmaladığına duygu olarak çok şahit olmuştum ama bu açılış dışa değil içe doğruydu. Sanki kalbimin görünmeyen kapıları vardı da onlar açılmış ve içinde yaşanmışlıklarla dolu yeni bir âlem belirmişti. Olağanüstü bir şeydi yaşadığım. Zihin ekranımda kalbimin içindekiler beliriyordu bir filim seyredercesine. O zaman anladım ki bedenimizdeki bazı organlar işlevleri bakımından sadece bilinenler gibi değil, çok daha farklı işlevleri de var. Onun mükemmelliğini en ince detayına kadar bilen tabii ki yaratıcısı ama farkındalığın incelmesi sonucu her insan da ondaki sırra biraz daha yaklaşabilir. Kalp kapıları da iç içedir. Derinleşme ve hak ediş seviyenize göre açılır kapılar. En dıştaki kapı her insanda açıktır genelde. Kalp sesini duyurmaya çalışır oradan, ama insanlar pek aldırmazlar ona; çünkü egoyla çelişir. İncelmiş bir ego bu sesi duymaya daha yatkındır.  Derinleşmedeki açılış, ister kapı diyelim ister perde olayı ise bambaşkadır.  Bu bir zihin aldatmacası değildi. Zihnim kalbimde yer edenleri aktarıyordu sadece bilgi ve görüntü olarak.

Tüm duygularım ve onlarla yaşanmışlığım bir bir geçti zihin ekranımdan. Yanlış ve yersiz duygularımın ondaki karanlığını gördüm, yıkık dökük mekânlarla. Gerçek yerindeliği gördüm, sevinci, ışığı, rengi. Fiziksel bedenimde coşkuyu hissettim, kalbimin atışındaki farklılığı. Dostlarımı, arkadaşlarımı, sevdiklerimi, sevemediklerimi ve hiçbir duygu beslemediklerimi renkleri ve enerjileriyle yaşadım. Onların duygularımda yaratığı acıyla ışığı azalan kalbimin acısını hissettim, güzel ve yerince olanın sevincini ve aydınlığını yaşarken. Ve en önemlisi onların duygularını hissettim asla tahmin edemeyeceğim açıklıkta. Duygularla oynayan olayların, sözlerin, beklentilerin nasıl ortaya çıktığını, onları hangi boşlukların yarattığını fark ettim. Boşluklar bilincin tüm seviyesini sıfırlanmaya yakın kaybettiğinde meydana geliyordu ve yoğun bir güçsüzlük yaratıyordu kararmış bir aura içinde. Ben dediğim varlığı seyrediyordum bu denli açık seyredemeyeceğim bir başka boyuttan. Ve etrafımdaki tanıdığım, ilişkide olduğum ben’leri de.  Beynimde olup bittiğini zannettiğim bazı şeylerin aslında kalbimin bir yansıması olduğunu, farkındalığa ulaşmakta kalp açılımının ne kadar önemli olduğunu ve bunu neden bu kadar geç fark ettiğimi tüm açıklığıyla izledim. Ben de ben’i gördüm tüm açıklığıyla.  

Gönül mekanının kalpte olduğunu bilirdim ama, sadece bilgi olarak. O sabahta o mekâna girmiştim sesizce ama hissederek. Kalp kapılarının açık olmasının ne denli önemli olduğunu fark etmiş ve anlamıştım gerçek  farkındalığa ulaşabilmek için. . O kapı zihnimize her zaman açık kalabilmeli ve biz duygu olarak yaşayıp yaşattıklarımızı oradan izleyebilmeliyiz, ego gölgesi düşmemiş haliyle. Gerçeğin Farkındalığını kazanmamızın önemli bir adımıdır bu; kalbi zihne açabilmek.

Kalp kapılarını kendi ile aynı titreşime geçebilecek her zihne açar. Bunun için zihin ince değerlerle donatılmalı, çöp düşünceler ile değil. Burada olması gereken, yine tarafsız bir dikkatle zihindeki çöpleri ayıklama işlemini gerçekleştirirken, bozulmamış bilgiye, onları ayırt edebilecek bir şuur seviyesine ne kadar ihtiyaç olduğunu görürüz. Çöpler ince bir analiz sentez sonucu, olan her ne ise tam anlamıyla anlaşılarak ve sonucu kabul edilerek ancak ayıklanabilir. Bir köşeye saklayıp unutmaya çalışmak çare değildir. Bir gün tetikleyici bir şeyle yeniden ortaya çıkabilirler çünkü. 

Size her an fiziksel tezahürlerle bir şeyler söyleyen bedeninize ve o yumuşak titreşimleriyle sizi uyandırmaya çalışan kalp sesinize her zaman kulak verin. Bu dikkattin bir safhasıdır.. Gerçeğe yönlendirilmiş dikkatin.  Böylece içimizde ve dışımızda devinen enerjinin anlatmak ve yaşatmak istediğini daha iyi anlar ve onu hayrımıza olan güce çevirerek farkındalıkta bir adım daha ileriye gidebiliriz.

 Aysel Ongun 28 Ekim 2010

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap