İnsanın Gerçeği Yarattığı Hayalidir

 

 

-1-

 

İNSANIN GERÇEĞİ YARATTIĞI HAYALİDİR
Ya
GERÇEK, Gerçek O’nun HAYALİ miydi? 

Bir soruyla girelim düşünce akışımıza bu yazımızda. Gerçekten düşünmek, -olabilirlikleri, olamazlıkları-, insanı o güne kadar düşünme ihtiyacında bulunmadıklarına taşır. Bu nedenle kişinin bildiklerinin dışında bir şeyleri, başta saçma sapan görünse bile düşünmeye çalışması, içine gireceği daha üst bir enerji boyutuyla onu çok farklı ve üst bilgilere götürebilir. Bunun için bilgilenmek, bilgiyi sürekli irdelemek, eskiden bilinenle yeniyi birleştirip bir farklı nokta elde edebilmek, bulunulan safhanın sadece bir geçiş olduğunu kabul edip GERÇEĞİN yüzünün kolay kolay bilinemeyeceğine baştan inanıp, kişinin kendini bilen olarak görme tuzağına düşmemesi çok önemlidir. Bunu bilerek çıkalım yola, kendimizi ve O’nun dayanılmaz muhteşemlikteki aksinin büyüklüğüne inanarak. Hani uzayla ilgili birkaç bilgi, birkaç resim ve onu farklı açılardan destekleyen Gerçek Bilgileri insanı yepyeni bir hayal dünyasına taşıyabilir. Bunun için ne bilim adamı ne de din adamı olmaya gerek var. Sadece hayal etmeye ve düşünmeye, bilinçlenmeye devam edin yeter, bir taraftan da gerçek insan olma değerlerini üzerinizde geliştirerek.

Bilgiler diyor ki insan yaratıcıdır, kendisini yaratanlar gibi. Bunun için duygularında ve insanın tüm hallerini kapsayan ego güdüsünde çok dikkatli olmalıdır. Çünkü yaratımları sadece kendini değil, bir zincir halinde yaratılışın potansiyelini etkileyecektir. Bu konuda öyle çok ve çeşitli bilgi vardır ki, hepsini bir birine bağlayarak düşünebilmek ve en gerçekçi cevabı ortaya koymak neredeyse olanaksızdır. Her bilgi gerçeğin bir noktasında açılım sağlayabilir ve bunun içinde GERÇEK gerçek, bu gün insanlara açık olan değildir. Öyle ise hayallerimiz, -bir anlamda düşüncelerimizdir-, isteklerimizin gücüyle birleşip hangi gerçeği yaratmadadır ve evreni yaratanlar yaratma yolunda neden faydalanmışlardır? Bilgiden mi, belli bir programdan mı, bilgide yer bulan hayallerinden ve güçlü isteklerinden mi, ya da bunların hepsinin beraberliği dışında bu gün bilemediğimiz başka gerçekliklerden mi?

Hayallerin de bir enerji akışı olduğunu kabul edersek, onların gerçekleşmesini engelleyecek hiçbir şey yoktur. Sadece an değerleri önemli olduğu için, hayalin hangi safhasının hangi akışta gerçekleşeceği bilinemez insanlıkça. Bunun için denir ki hayalleriniz hayır için olsun. Hayalleriniz sevgiyi barındırsın. Işıklı olsun, insanlık için, varolan her şey için olsun. Karartmayın duygularınızı düşüncelerinizi. Çünkü onların nerde nasıl gerçekleşeceğini bilmiyorsunuz. Size dönüşü ve sizde tezahür edişi hiç de hoş olmayabilir.

Her hayal gerçekleşebilir mi? Denebilir ki “hayır. Maddi bakımdan zengin olmak için öylesine hayaller kuruyorum ki gece gündüz, şimdiye kadar Karun gibi olmalıydım. Ama hala açım.” diyenler vardır, veya “Gerçek Yolunda ilerlemek, iyi bir hatip ya da güçlü bir şifacı olmanın hem hayalini kuruyorum hem de o konularda bilgileniyor ve çok da istiyorum ama olmuyor.”diyen de. Doğrudur. Ama bilir misiniz sizin hayalleriniz bir başka boyutta bir başka varlığı, hiç bilmediğiniz maddi ortamında zengin, hatip, şifacı etmededir. Bütünün bir parçası olduğunu kabul eden, bütünde etkileşimin gerçekliğinden haberdar olan insan, neden o bütünde kendi gibi yeri olanı, hiç aklına getirmez. Enerji her zaman isteyende değil, bir anlamda hak edişiyle o frekansı çekebilenle birleşebilir. Bir gün hiç umulmadık bir zamanda size de dönebilir gerçek ihtiyacınızı karşılayacak fırsatlar olarak. Demek ki hayal kurarken, kullandığımız enerjinin bizim yaşam enerjimizle de ahenk içinde olmasını sağlamalıyız. Yani kişisel gerçekliğimiz hangi seviyedeyse, hayallerimizin bize dönüşü de o seviyede olur. Baklava tepsisi beklerken önümüze simit gelebilir. Ve hayallerimiz bir başkasında hiç ummadığı olarak tezahür edebilir.

Yaratıcılar yüksek varlıklar oldukları için yaratımlarında kullandıkları enerjiler de üst enerjilerdi tabii ki. Ama önemli olan yaratımlarını bir kozmik plan içinde mi gerçekleştirdiler yoksa onların da özgün hayallerimi vardı yaratacakları şeyler için. Hayallerinde bilgilerini ve isteklerini deneyimlerken mi gerçekleşti bütün varoluş?

Bilgi deneyimlenirken kurulan hayaller bilginin sonucu olarak gerçekleşeceğinden insan her an bilgide gerçeğe biraz daha yakınlaşmak zorundadır. Bu onun bilinçlenerek elde ettiği bilgi ve ona kattığı sevgiyle kurduğu sımsıcak hayallerinin somutlaşmasıyla olacaktır. O zaman, o kurduklarınız size döndüğünde mutlu olacağınızdan kuşku yoktur. Bir düşünsenize, kirlenmemiş, tahrip edilmemiş, bilinçli ve sevgi dolu insanların var olan her şeye duydukları saygı içinde yaşadıkları bir dünya ne güzel olurdu. Bunun için oldukça geç kalınmış olsa da, yapılabilecek hala çok şey vardır. Hayaller bu yönde kurulmalıdır yeni bir toplumsal gerçeklik yaratabilmek için. Kendimizden çok, dünyamız ve üzerinde varolan her şey için. Mademki özümüzde tanrısal bir aşk vardır, o halde hayallerimizde tanrısal olsun, tüm öğretiler insana Onun değerlerinden öğretmededir çünkü.

GERÇEK O’nun hayalimiydi bilemeyiz ama insana düşen kendi gerçekliğini gün be gün biraz daha yükseltecek şuurluluğa ve özgürlüğe adım atmaktır. İnsan buna layıktır özünde.

Aysel Ongun 15 Şubat 2010

 

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap