6. Hissimiz

 



6. Hissimiz

Bağışıklık sistemimiz bizi sadece mikroplara karşı korumuyor, beynimizi de harekete geçirerek gerekli tepkileri vermesi için uyarıyor. Bilim insanları beyindeki ana sinir demetinin(anterior cigulate cortex) zorluklara karşı bedeni uyardığını ve bu bölümün eğitilerek geliştirilebileceğini savunuyorlar.

Zor durumda kalan insanın algısı artar, böylece doğru davranışı bulur. Kul sıkışmayınca hızır yetişmez...değil mi?.. İşte geliştirilmesi gereken beyinsel güçlerimizden biri de budur. Teknoloji ilerledikçe ince hislerimiz geriliyor. Muhteşem beynimizle kozmik merkezimize ulaşacağımıza, büyük bölümü uyduruk dolu internete giriveriyoruz. Bir olgunun doğru mu, yanlış mı olduğunu önce aklımıza sonra mantığımıza soruyoruz ve de çok zaman yanılıyoruz.

Bir de sezgimiz ve geliştirmemiz gereken hissedişimiz var. Hissedişler bedenimizin pek çok yerinde mevcut. Sırtımızda, midemizde ensemizde, ellerimizde,boğazımızda, solar pleksusumuzda, saçlarımızda ve de tüm derimizde. Ayrıca her organımızın ikincil,üçüncül....işlevleri var. Bunlara dikkatimizi verirsek, önemsersek, sakin ve ince yaşarsak farketmeye başlarız. Beş duyumuzla yetinmemeliyiz.. Her şeyden şüphe etmemeliyiz. Şüphe O YERin ışığını anında karartır. Hissedişlerimizi dikkatle takip etmeli, izlemeye, dinlemeye devam etmeliyiz. Sevinçli heyecanlarımız yol arkadaşımız olsun.

Şimdi sezgi ve hissedişe kendimizi nasıl hazırlamalıyız ve nasıl geliştirmeliyiz?

Her hangi bir durumu sezdiğimizde ne olmuştu... Bedenimizin neresinde nasıl farklı bir kıpırtı hissetmiştik... Sinir sistemimiz nasıl bir sinyal yollamıştı... Bu dürtü bize nasıl bir önlem aldırmıştı.... Sevindirici bir olayda ve ya üzücü bir olayda tepkimiz neremizden gelmişti... Nasıl bir sıkışma, tuhaf bir daralma.. Hani içimize oturan bir taş gibi... Ve ya garip bir ferahlık, nedensiz gizli bir sevinç.. İçimizden yükselen bir şarkı..

Gazetelerde okur, haberlerde duyarız. Birisinin binmekten vazgeçtiği uçak düşmüş, gitmek istemediği market bombalanmış, evinden dışarı çıkmış az sora evin duvarı çöküvermiş vs. Bunları çoğu zaman şans diye niteleriz, tesadüf deriz. Ama tesadüf diye bir şey yoktur.

Ablamın, elinden çekip''gel seninle evcilik oynayalım''diyerek uzaklaştırdığı 4 yaşındaki Yaprak'ın oturduğu yere üç saniye sonra tavandaki ağır aydınlatma gereci düşmüştü güm diye.

Bunları yaşayanlar ne hissettiklerini genelde tarif edemezler. Ama işte bu hisler çok önemlidir. Bu durumlar kayda geçirilmeli. Kişi bu tür hislerini tanımayı öğrenmelidir. Çünkü bunlar tanındıkça güçlenirler. Bilinçli olmak sıradan bir iş değildir. Beklemekle birgün başımıza kendiliğinden gelecek de değildir. Zihnimizi ne ile dolduruyoruz... Gün içinde, ne düşündüğümüzü farketmek için şöyle bir durduğumuz oluyor mu...Farkındalığımız nerelerde geziniyor...?

Bugünkü yaşamımızı düşüncelerimizle biz yarattık (pek farkında olmasak da).. Bunu beğeniyor muyuz? .. Cevabımız ''evet''se ne ala..''hayır''sa bilinç odağımızı değiştirmeliyiz. Biz sadece bilincimizde olanı çekeriz. Evren enerjileri hakkında az çok bilgi hepimizde var. Kişisel enerjimiz bizden çevremize akarken, tıpkı bir verici istasyonu gibi kendimizle ilgili yayın yapmaktayız. Ve evren bu yayını dinliyor ve değerlendiriyor. Evrendeki enerjiler bunun farkındadır ve yüce yaratıcımızın sonsuz, koşulsuz sevgisinin içimizdeki yaratıcımızı bulmamıza yardım etmeye eğilimlidir.

Günal Gölhan  19Mart 2011

Yazının sorumluluğu yazarına aittir

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap