GÖZLEMLEMEK

Gerçek ortadadır ama kişi algısı kadarını görebilir. Bilmediğini görmez. Anlamadığı sözü duymaz, sesi duysa da idrak edemediği için duymamış gibi olur ve gerekli tepkiyi veremez. Uzak doğuda deniz kıyısındaki tsunami faciasında onca insan denizin çekildiği boş deniz alanına şaşkınlıkla bakakalmışlardı. Dev dalgaların, bu çekilmenin hemen arkasından geleceğinin bilgisinde olmadıklarından, hızla kaçmaları gerektiğini düşünemediler ve yüzlerce insan dalgaların arasında kayboldu.

Bakmak, görmenin bir alt boyutu. Gözlem görmenin bir üst boyutudur. Bilgi yoksa bakarak bir sonuca ulaşamayız. Gözlemlemek bir olayın, bir bulunuşun öncesini sonrasını görmek gibidir. Nasıl olduğunu, nasıl gelişeceğini, enerjisini, üzerimizdeki etkisini, etrafına tesirlerini hissetmektir.

Olaylar, bizi öylesine içine çeken bir anafordur ki... o olayla beraber korkar, öfkelenir ve ya coşar, seviniriz. Kumanda düğmesine basılmış bir robot gibi sürüklenir gideriz. Böylece önümüze konan değerli fırsat kullanılmamış, heba olup kaçmış olur.

Kötülüğün, korkunun, kullanılmanın enerjisi, alt enerjidir ama güçlü ve kapsayıcıdır. Kişiyi atıl, zavallı, tembel, çaresiz, güçsüz, aklını ve şuurunu doğruda kullanamaz hale getirir. Ülkemizin ve de dünyanın bugünkü durumu buna örnektir.

Güzelliğin enerjisi ise ince ve süptildir. Bu yüzden dünyanın ihtişamı, üstünlüğünü, harikulade çekiciliğini anlayan pek az kişi vardır. Dünyaya ''yalan, hayal'' deyip ona arkasını dönenler, dünyadan vazgeçenler değildirler. Bu vazgeçiş, bahsi geçen alt enerjilere, gereksizlere yüz çeviriştir.

Aslında dünya yaşamı, büyük ve ilahi bir lütuftur. Ve her gün sonu bilinmeyen yeni bir macera, her gün göze alınması gereken yeni bir risk, yeni bir zafer, yeni bir kayıptır. Kimsenin gelecek için garantisi yoktur. Bütün bunları göğüslemek zorunda olan insan, büyük kabulu başararak gözlemci olabilmelidir. Böylece bilgelik yolunda yürüyen insan, dünyadan vazgeçmiş değil, daha üst kapasitede kendini ve dünyayı kullanan olur. Bilgi ve bilgelikle gözlem yapan kendini üst olana değiştirebilir.

Günal Gölhan  20 Mayıs 2011

Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir