Ruh

 


 

RUH 

Ruhumuz değişime hazırdır. İnsan formunun ruhla bir enerjiyi kullanmak üzere birliktelik yapması, bir sistem kurmaktır. Bir sistemin her aşamasında dönüşüm, değişim, gelişim vardır. Sistem bu değişimi başarmak için belli enerjileri kullanmalıdır. Her çeşit tohum da bir sistemdir. Önce toprağın altında karanlıkta uyur. Uyku enerji depolama aşamasıdır. Sonra ısı ve nem enerjisi ile kabuğunu çatlatır, oradan bir filiz uzatır. Doğal akış içinde olduğumuzda ihtiyacımızın ne olduğunu biliriz, tohum da bilir, filizini gün ışının olduğu yöne uzatır ve her aşamada dönüşerek programını uygular. İnsan denen sisteme mutlak ruh tarafından yerleştirilen o bir tohum O'nun nefesi, enerjisidir ki içimizde rüzgar gibi eser. "Rüzgar niçin eser bilir misiniz?" denmişti. Ruhumuz bizim rüzgarımızdır, onunla işbirliği yaparak dönüşümü başarırız, yeni farkındalıklara ulaşırız, bakış açımızı büyütür bundan sonra geçeceğimiz yeni boyuta içsel olarak hazır oluruz. Bulunduğumuz boyutta kullanmamız gereken, beş basamak enerjileridir. Bir sistem ya dönüşerek gelişip yoluna devam eder ya da enerjiyi kullanamadığından çöker yok olur. Mutlak ruhun nefesi olan içimizdeki rüzgar sanki bir büyüteç gibi işlev görür. İç sesimizi, duyularımız, hislerimizi geliştirir, bize yolumuzu gösterir, bize bizi anlatır. Bilinçlendiğimiz kadar yürüyüşümüzü kolaylaştırır. Önümüzden gidenlerin ışığını görürüz, arkamızdan gelenlere yol açarız.

Bir bilgi her nefes verişte öldüğümüz, her nefes alışta yeniden doğduğumuzdan bahseder. Her nefes alış insana tanınan yeni bir fırsat, dönüşüm için bir enerji takviyesi, yenilenen bir umut demektir, bunu kullanmayı başaran için... Ruh, beden vasıtası ile deneyim kazanıyor. Ruh, beden kapasitesinin ne kadarını kullanıyor? Beden kusursuz yaratılmış olduğu halde bedenin ve beynin kullanımındaki eksiklik nasıl açıklanır? Niçin ruhumuz bedenimizi tam kapasite ile kullanamıyor? Bir bebek dünyaya geldiğinde birçok açıdan pek aciz ve büyük ihtimama muhtaçtır. O zaman öğrenen hem ruh, hem de bedendir birlikte gelişirler. Ruha ait kavramlar olan düşünce, bilgi, irade ve sevgi vesaireyi kendine maleden, kullanan beden korkuyu, üzüntüyü, öfkeyi de kullanmaya başladığında, ruh ve beden arasında bir çok blokaj meydana gelir, böylece birlikte gelişim sekteye uğrar. Bugün yapacağımız en önemli şey sezgilerimizden ayrılmamaktır. Çünkü sezgi bilinçlenmenin kapısıdır. Hissettiğimize güvenmek. Mantıklı bulmasak da... Ama sabırlı olmak, içimize dönmek ve gözlemlemek. Öyle ki düşünce vardır düşünce yaratır, ruhun işaretini farkeder; kuşkunun, şüphenin karanlığına kapılmadan ilerler. Bu bir akışa girmek, ruha doğru ilerlemektir, vazgeçmeden serbestleşmektir. Bütün bunlar kelimelerle anlatılamaz ancak yaşanır ve dünyada bundan büyük mutluluk yoktur. Bütün bu güzellikler, sevgi dolu yolculukların anlatımları, kendi kendisiyle söyleşi yapanların armağanlarıdır.

Günal Gölhan
17 Mart 2014

Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap