İrade

 


 

İRADE

Tüm disiplinlerde iradeye hâkimiyet esastır. Engebeli yollar, zorlu çalışmalar iradenin gücü ile aşılır. Başarıya istek ve sabırla ulaşılır. Kimseye hazır bilgi verilmez, ancak ipuçları gösterilir; çünkü hazır olmayan bilgiyi kabul edemez, reddeder. Anlamadığı, hazmedemediği için de yolu aydınlanmaz. Kişi ancak kendi farkındalığının aydınlattığı yolda yürüyebilir. Farkındalık, bilgi değil bilinçtir, bilgeliktir. Farkındalık ışığın yakılmasıdır. (“Siz ışığınızı yakmadan göremezsiniz” - Öğretiler). Bilinçlenmek gerekliyi gereksizden ayırmaktır.

Bu durumda irade her halükarda zorlayıcı mıdır? Yolun başında zordur, bir süre dayanmak sabretmek gerekir. Hayır olan yolun belli bir aşamasından sonra irade denen güçte, bir güzellik, keyif alınacak vazgeçilemeyecek enerjiler ortaya çıkmaya başlar. Bu bağlamda (“İradeye hâkimiyet, güzele davettir” - Öğretiler 16). Şöyle ki "Siz bir gelin, biz on geliriz" ifadesinde, “Siz bir kere güzel olun, biz on güzellikle siz oluruz” anlamı da vardır. Ve de hak edildiğinde vaat edilene, o bir alana, güzele, hayra yol açılır. Yunus'a "Ben dönmezem yolumdan" dedirten bu iradedir. Bir bilginin takibindeki bilim insanlarına yemeği, uykuyu unutturan bu iradedir.

İrade kullanımında sabır aslî unsurdur. Gerçek yolunda adım atanlar öncelikle sabırlı olmalı, şüphesiz aklını da kullanmalıdır. Zorlukların aklı ve gönlü geliştirdiğini, kişiyi güçlendirdiğini görebilip o zorluklara şükretmek, zorlukların O'nun lûtfu olduğunu anlamak, şikâyet etmemek de iradeye hakimiyetle mümkündür. Bu durumda nelere üzüldüğümüzü, nelerden şikâyet ettiğimizi her gün yeniden düşünmeliyiz.

Herkes önündeki engelleri kayıtsız şartsız aşmak mecburiyetindedir. Bu öyle bir mecburiyettir ki vazgeçip geri duranın önüne aynı zorlukta bir yenisi konuyor. Yani yeni bir imkân daha veriliyor, O'nun lûtfu olarak. Hani "Niye hep benim başıma bunlar geliyor?" diyenler bunu düşünmelidir. Bu tembel çocuğa öğretmeninin kurtarma yazılısı yapması, sözlüye bir kere daha kaldırması gibidir. Bir başka açı daha var. Bütün soruları bilen öğrenciye öğretmeni bir kat daha zor soru sorarak şöyle bir hesap yapar: Acaba bu çocuğa bir adım daha attırabilmek onun bilincini biraz daha geliştirebilmek mümkün mü? Bunu anlayanlar zorluklara sevinenlerdir.

Dalai Lamanın meşhur "En iyi din hangisidir?" konulu konuşmasını videoda seyrettim; yüzü, gözleri, oturuşu nasıl sakin, huzurlu, neşeli ve mutlu görünüyordu. Hayran kaldım sanki bu insan hiç kızıp öfkelenmiyor gibi. Şüphesiz o gelişmiş bir insan. Ama insan... Kızıyordur belki. Peygamberler bile kızıyorlar. Peygamberimizin de kızdığında ayakta ise oturur, oturuyorsa arkasına dayandığı anlatılır. Bu iradeyi kullanırken olayı akıl ve kalp süzgecinden geçirmede doğru bir yöntemdir.

Sonuçta bizden beklenen, neyin irademiz dâhilinde, neyin O'ndan olduğunu ayırt etmemizdir.

 

Günal Gölhan   23 mayıs 2014  

Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap