Ruhsal Bilgileri Anlamak

 


RUHSAL BİLGİLERİ ANLAMAK İLE KABUL ETMEK ARASINDAKİ BAĞLANTI NEDİR?

Ruhsal bilgileri kabul etmek mantık, anlamak ise gönül işidir.

Bir bilgiyi kabul edilebilir kılan bir takım kıstaslar vardır. Kendi değer yargılarımıza uygunluğu, akıl ve mantık sınırlarımız dâhilinde olması gibi sayısız neden, bizlere bir düşünceyi kabul edilebilir ya da edilemez kılar. Ancak en önemli nokta ön yargılardan ve yanlış bilgilerden zihni temiz tutabilmek ve yeni bir bilgiye açık olmaktır ki, kabule ve anlamaya giden yolumuz da açık olsun.

Ruhsal bir bilgiyi anlamak, sadece düşünsel bir eylem değildir. Bir anlık olabilecek bir durum değildir. Bir celseyi defalarca okumamız o celseyi anladığımız anlamına gelmez. Bilgiyi akıl ve mantığımız ile sorgulayabilmek anlama çalışmasıdır. Ulaştığımız cevaplar kendimizi tatmin ediyorsa kabul etmek, ardından eyleme geçirmek ve sürekliliğini sağlamak anlamak olarak kabul edilebilir. Sadece akılda kalan bir bilgi, anlamak değildir. Ezberlenmiş bir söz, bir celse vs. anlamak değildir. Bu söz yığınlarının hepsi yarın ya da öbür gün unutulmaya mahkûmdur. Şuurda yer edecek bilgiyi akıl, gönül ve eylem kapılarından geçirebilmek gerekir.

Bir bilim adam ile bir sanatçının ortak özelliği yaratıcı olmasıdır. Peki bu yaratıcılık sadece genlerden ya da yeteneklerden mi kaynaklanır? Bence hayır. Büyük sanatçı ya da bilim adamları dikkat edersek (kendi konularında) yeni bir fikri kabul etmek ve anlamaya açıktır. Ellerindeki bilgiler ile bıkmadan çalışır, bilgiyi parçalar haline getirir ve o parçalardan yeni bir bütün elde etmeye çalışırlar. İşte bu anlama çalışmasıdır. Beethoven’ ın çalışmaları müziği anlama çalışmasıdır. Ya da Tesla’ nın çalışmaları elektriği, fiziği anlama çalışmasıdır. Kabul ettikleri bilgiyi anlama çalışmaları ve sevgileri onları yaratıcı kılmıştır. Kabul ve anlama esasının bizde ortaya çıkaracağı şey de yaratıcı düşünce olmalıdır.

Ruhsal bilgiler üzerine yapılan çalışmalarda, kavramları tek tek anlamak ve sonrasında anlaşılan bilgileri birbirleri ile birleştirebilmek yolu izlenmelidir. Bu süreç kabul etme, anlama ve yaratma sürecidir. Bugün anladığımızı ve bildiğimizi sandığımız bir kavramı tek başına ele alsak, üzerinde titizlikle düşünsek, aslında onun bizlerin anlamlandırdığı biçimden çok daha kapsamlı olduğunun farkına varırız.

“Kabul ve anlamak” da, ilk bakışta aynı gibi gözüken oysa birbirinden farklı olan ve birbirini tamamlayan kavramlardır. İkisinin arasındaki bağlantı, bizleri yaratma gücüne taşıyacak birer basamak olmalarıdır.

Şehnaz Çalışkan Demir 2 Aralık 2014

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap